sebazios님의 저널, 2019년 03월 21일

2019년 03월 21일의 체중기록 (저널항목 아님)
109.7 kg 지금까지 감소한: 21.7 kg.    남은양: 19.7 kg.    다이어트 실행도: 합리적.
주 4.2 kg 감소하기

5명이 응원합니다    응원하기   

댓글 
"pasifik okyanusunun tam ortasında, ana kıtalara binlerce mil uzaklarda tokelau adası vardır. bu ada 1920’lerde yeni zelanda idaresine katıldığında, ada halkının başlıca beslenme biçimi; hindistan cevizi yağı, balık, ada bitkileri, deniz kuşları ve kendi çiftlik hayvanlarından ibaretti. yıllar içerisinde bu koloni adaları arasındaki denizcilik ulaşımı geliştirilir. adaya, haftada bir dev bir kargo gemisi gelir ve medeniyetin tüm nimetlerini ve tabii tuzaklarını da beraberinde getirir. bundan sonra adada her zaman; un, şeker, margarin, çikolata, ilaç, yem, vs. maşallah hiçbir şey eksik olmadı. 1960’da ada nüfusunun artması üzerine, yeni zelanda hükümeti nüfusu seyreltmek amacıyla bir kampanya başlatarak; ada halkının yarıya yakınını yeni zelanda ya göç etmeye ikna etti. aradan 10 yıl geçtikten sonra; halk sağlığı uzmanları bu iki gurup akrabayı karşılaştırmak için bir çalışma yaptı. bu çalışma literatüre tıms (tokelau ısland migration study) olarak geçer. sonuç şöyledir; göç eden akrabalarda ada halkına göre medeniyet hastalıkları açısından (diyabet, hipertansiyon, apandisit, divertikulit, koroner arter hastalığı, felç ..vs) sadece hafif bir artış saptandı. yani o kargo gemisi sayesinde ana kara insanları (medeniyet insanları) arasında aman aman bir fark yoktu. ancak 1979’da çok ilginç bir gelişme olur. adaya her hafta kargo getiren gemi şirketi iflas eder ve bir yıla yakın bir süre kargodan mahrum kalan ada halkı adeta medeniyet besinlerinden izole oldu. tabii ki besin kaynaklarını tüketmediklerinden ataları gibi; hindistan cevizi yağı, balık, ada yeşillikleri ve kuşlarla beslenmeye geri döndüler. bu zaman içerisinde hızla kilo verdiler. tansiyon, şeker, kalp hastalığı oranlarında ve hastane başvurularında anlamlı ölçüde azalmalar saptandı. tokelau deneyimi ve çalışması, dünyaya önemli bir şeyler anlatmaya çalıştı. ancak bu değerli bilgiler dünya bilimi tarafından maalesef görmezden gelindi. zaman içerisinde de bu değerli mesajlar unutulup gitti. biraz tıp tarihi okursanız son 100 yılda insanlığa bir çok mesajın apaçık verildiğini görürsünüz. sıkça bahsettiğim medeniyet hastalıkları (disease of civilization) nedir? başlıcalarını aşağıda sıraladım; 1- kalp damar hastalıkları 2- kanserlerin bir çoğu 3- şeker hastalığı ve komplikasyonları 4- hipertansiyon ve komplikasyonları 5- demans, alzheimer 6- obezite 7- polikistik over ve kısırlık 8- karaciğer yağlanması 9- eklem hastalıkları 10- reflü, divertikülit, apandisit 11- inme (felç) 12- astım 13- allerjik cilt hastalıkları 14- akne bu liste o kadar çok uzayıp gidiyor ki! bu gün ülkemizde herhangi bir şehirdeki 5 katlı bir apartmanın dairelerine dağılmış olarak yukarıdaki hastalıkların neredeyse tümü eksiksiz vardır. bu hastalıklar karşısında biz hekimler ne yapıyoruz? sadece sonuç tedavi ediyoruz. kendi mesleğim için örnek verecek olursam; hastanın damarı tıkanırsa, stent takıyorum. peki damarın tıkanmasını önlemek mümkün değil mi? benim stent takarak yaptığım şey bataklığın kenarında elimde sinek ilacıyla dolaşmaya benziyor. bataklığı kurutmaya çalışmak gerekmez mi? peki; koruyucu hekimliğe ne oldu? koruyucu hekimler de ellerinden geleni yapmak isterler ancak bilgi karmaşası var! işte elinizdeki bu kitabın amacı sizi bu berbat medeniyet hastalıklarından korumaktır. benim bu medeniyet hastalıklarının tamamının asıl nedeninin beslenme sorunu olduğu konusunda hiçbir kuşkum yok. size beslenme ile başımıza gelen bu belalardan yine beslenme ile nasıl kurtulacağımızı anlatacağım. bu beslenme tarzının adı; ‘’ketojenik diyet veya nam-ı diğer ketojenik beslenme’’dir. ketojenik diyet yeni bir icat değildir. temelde; -çok düşük karbonhidratlı, hafif protein ve yüksek yağlı- ‘’beslenme sanatıdır’’. 2.5 milyon yıldır atalarımız bu beslenme tarzı ile neslimizi bugünlere getirdiler. ketojenik diyet son 100 yılda tamamen unuttuğumuz yaşam tarzıdır. bu beslenme tarzını yaşam biçimi haline getirirseniz; - kilo vereceğim diye deli danalar gibi koşmak zorunda olmadığınız, - her daim tok, zinde, bitmek bilmeyen bir enerji hissiniz olacak. - bağışıklık sisteminiz çok güçlenecek, gribe bile çok nadiren yakalanacaksınız. - migreniniz düzelecek. - düşününüz ki tansiyon ve tip ıı şeker hastalığını dahi bu beslenme tarzı ile yok edebilirsiniz. - cinsel fonksiyonlarınız düzelecek, - uykularınız da. üstelik bu güne kadar bildirilmiş ciddi sayılabilecek bir yan etkisi de yoktur. kesinlikle güvenlidir. burada hemen şunu belirtmeliyim ki ketojenik diyeti sadece kilo sorunu olan insanlara önermiyorum. çocuklarımız ve yaşlılarımız da dahil olmak üzere; tüm insanlara medeniyet hastalıklarından korunmak için şiddetle öneriyorum. bu diyet; diyabet, hipertansiyon ve karaciğer yağlanmasını önler. bu yaşam tarzı ile kanımızda oluşan ‘’keton cisimleri’’ (ki ileride daha detaylı anlatacağım) savunma sistemimizi o kadar güçlendirir ki hepimizin tir tir korktuğu kansere karşı önleyici bir savunma duvarı bile oluşturur. şunu biliniz ki; keton cisimleri doğal bir kemoterapi ilacı etkisi gösterir. demans ve alzheimer’dan korunmak için şiddetle tavsiye ediyorum. hepimizde oluşan kronik yorgunluk, dikkat ve konsantrasyon bozukluğundan (yaşlanma işaretleri) kurtulmanın neredeyse başka yolu yoktur. ketojenik diyet son zamanlarda profesyonel spor yapan atletlere bile önerilmektedir. keton cisimleri, yağların karaciğerde yakılması sonucu oluşur. bu cisimcikler; küçük yapılı, zarlardan kolayca geçebilen enerji parçacıklarıdır. diğer bir deyişle; yağlar ham petroldür, kullanımı zordur ve kullanabilmek için işlenmesi gerekir. işte bu keton cisimleri de kullanıma hazır, işlenmiş benzin gibidir." "1845 yılında, ingiliz kraliyet donanmasına bağlı iki araştırma gemisi, kuzey kutbunun soğuk denizlerinde ansızın kaybolur ve ne gemilerden ve ne de personelinden bir daha haber alınamaz. bu tarihten tam 34 yıl sonra, yani 1879 yılında, amerikan donanmasında üsteğmen rütbesinde bir personel olarak görev yapan dr. frederick schwatka başkanlığındaki bir araştırma ekibi, kayıp gemiler ve personelinin sonunun ne olduğunu araştırmak üzere görevlendirilir. ekipte, mürettebatın yanı sıra, rehberlik yapmaları amacıyla kiralanmış 3 eskimo ailesi de dahil olmak üzere, toplam 18 kişi vardır. araştırma ekibi, yanlarında 44 kızak köpeğiyle beraber 3000 millik zorlu bir yolculuğa çıkar. nisan 1879’da başlayan bu serüven, mart 1880’de son bulur. geçen 11 aylık araştırma boyunca, dr. schwatka tüm yaşadıklarını günlüğüne yazmıştır. masa başında yapılan planlamalara göre, araştırma ekibinin keşif yolculuğunun yaklaşık 1 ay süreceği hesap edilmişti. bu yüzden de ekip sadece 3 kızak dolusu erzakla yola çıkmıştı. ancak hiçbir şey -hemen her zaman olduğu gibiplanlandığı gibi gitmedi ve araştırma gezisi 11 ay sürdü. bu epeyce zorlu yolculuğun 1. ayından itibaren doğal olarak yiyecek sıkıntısı baş gösterdi. tüm ekibin beslenme ihtiyacının karşılanması; kutup şartlarına adaptasyonu ile meşhur olan rehberleri eskimoların ellerine kaldı. bu noktada, eskimoların kutuplarda yaşadıkları 12.000 yıl boyunca geliştirdikleri avlanma teknikleri devreye girdi. yüzlerce yıllık uygulamalarla geliştirilmiş bu tekniklerle, kalın buz tabakasının altındaki -balık ve fok- ve üstündeki hayvanların avlanması ile ekip hayatını sürdürmeye çalıştı. av dışında tek bir yiyecek kaynakları yoktu. 11 aylık araştırmanın sonunda; 18 mürettebat ve 44 köpek sağ salim hudson körfezine geri döndüler. dönen hiçbir mürettebatta, hatta köpeklerde bile herhangi bir sağlık sorunu yoktu. dr. schwatka, bu süreç boyunca tüm yaşadıklarını, 117 sayfalık günlüğüne yazmıştır. ancak anılarını kaleme aldığı kitap kısa bir süre sonra ortadan kaybolur. aradan 85 yıl geçtikten sonra günlük, 1965’de yeniden keşfedilir ve tekrar basılır. dr. schwatka, bu değerli günlüğünde; yanlarına almış oldukları yiyecek stoklarının 1 ay sonra tükendiğini ve daha sonraki süreçte de rehberleri olan eskimoların avlanma stratejilerini öğrenip, hayatta kalmaya çalıştıklarını anlatır. beslenmelerinin büyük bir kısmını; avladıkları hayvanların yağları ve etlerinden karşıladıklarını, nadiren martı yakaladıklarını veya onların yumurtalarına erişebildiklerini söyler. dr. schwatka, zorunlu eskimo tarzı beslenmenin, 2-3 hafta kadar devam edebilen ve halsizlik, üşüme ve titreme belirtileri görülen adaptasyonundan sonra, gıdaları sorunsuz olarak tüketmeye başladıklarını ifade etmektedir. öyle ki; sadece avladıkları hayvanların etlerinden ayırdıkları yağı tüketerek, kimi zaman 48 saat süre ile neredeyse aralıksız bir şekilde, 60 mil yol aldıklarını dahi belirtmektedir. 11 ay süren bir kutup gezisinin, sadece hayvansal gıda yani protein ve yağ ile beslendikleri yaklaşık 10 aylık sürecinin sonunda, hiç kimsede vitamin eksikliği bulgularına bile rastlanmamıştır. o dönemin kimya ve biyoloji bilgilerinin bu kadar gelişmiş olmaması nedeniyle “ketojenik adaptasyon” terimi kullanılmamışsa da, durum bu günkü terminoloji ile ketojenik diyettin ilk tanımlanmış halidir." kardiyolog uzm. dr. özcan yücel - ketojenik diyet son şansınız olabilir.  
2019년 03월 23일 작성이: sebazios

     
 

댓글달기


이 요리법에 댓글을 다시려면 로그인해야합니다. 여기를 클릭하여 로그인하세요
 


sebazios님의 체중기록


앱 다운로드
    
© 2024 FatSecret. 판권소유